İşte yazarlık hikayemiz kısa bir serüven ama bu işe işte böyle başladık.İlk önce şuan çok popüler olan sözlük yazarlığıyla başladık tabi yazar olmadan önce sözlükleri takip ediyorduk ama daha sonra bu işte ilerleyebileceğimizi düşünerek sözlük yazarlığı yaptık.Ama sözlüklerdeki sorunları bilirsiniz aptal insanlar sadece küfür etmek yada pornografik şeyler paylaşmak için sözlük ortamlarını doldururlar biz bundan çok çektik aptal insanlarla dolu bir yerde sesimizi duyuramadık tıpkı demokrasi gibi saçma sapan yerlerde demokrasi uygularsanız aptal insanlar sizi yönetir yani aptal insanların çoğunlukta olduğu bir yerde aptallık saltanata geçer(alın size toplumsal mesaj) neyse sözlük yazarlığını pek sürdüremedik çünkü sözlüğümüz kapandı.Ondan sonra kitap yazmaya karar verdik ve çalışmalara başladık kitabın yarısını tamamladığımızda bunu birilerinin duyması gerekiyordu zaten bastıracağımız için matbaa ile konuşmamız lazımdı kapak tasarımı falan hepsini yapmıştık ama işte sorunlar o zaman başladı ve anladım ki bu ülkeden yazar çıkabilmesi çok zor. İlk önce ailenizin size destek vereceğini düşünürsünüz ama onlar size engel olmaya çalışır neyse kitap yazamayacağımızın farkına varınca acaba ne yapsakta düşüncelerimizi insanlara ulaştırsak diye düşündük daha sonra ılık bir arkadaşım saçma sapan şeyler yazdığı bir blogunu gördüm ve dedim ki insanlar belkide yaralı olabilecek bir oluşumu remen katlediyorlar belkide biz hem düşüncelerimizi yazarız, içimizi dökeriz hemde belki mahvedilmiş bu oluşuma belki son bir kurtuluş şansı oluruz. Ve büyük son dün akşam saat 3 sularında düşüncelerimizi gerçeğe aktardık. Şimdi buradayız.
.........Libertatem
26 Temmuz 2012 Perşembe
Açıklama 2
Okuduktan sonra yazılarımıza yorum atarsanız nerede yanlış yaptığımızı,nerede eksiklerimiz olduğunu anlayabiliriz. Tabi beğendiyseniz sadece eleştirel yorumlar atmayabilirsiniz beğendiğinizi belirten yorumlarda atın. Kısacası yorum atın.
ZEVKSİZLİK
Zevksizlik ne yani ne tam olarak? Bence sadece sabit kafalı birinin beğendiğini beğenmediğimizde zevksiz oluruz. Ne yani benim zevklerim başka olamaz mı? Benim beğendiğimi sen beğenmiyorsun o zaman sensin zevksiz. Sonuçta herkesin kendi önceliği vardır. Ama şimdi hiç kimsenin beğenmediğini beğenirsen sana zevksiz derler çünkü bizim toplumumuz kıt , sabit kafalı. Düşünceye saygı nedir bilmezler. Bana sorarsan senin beğendiğini ben beğenmiyorsam sadece düşüncene saygı duyarım. Çünkü sende bende olmayan farklı bir bakış açısı vardır. Ama cahil , lanet olası beyinleri anlamıyor.
O zaman ne mi yapacağız? O sabit kafalıların dediklerini umursamayacağız. Adı üstünde sabit kafalı ne yapayım ben öyle insanı? Bana hiçbir katkısı olmayıp aksi gibi zararı olduktan sonra ki genelde o sabit, kıt kafalı insanlar size ‘zevksiz’ dediklerinde sizin canınızı sıkarlar. Yani kısacası zevksizlik göreceli bir kavramdır bu yüzden başkasının zevklerine saygı duyun. Eğer sizin zevkinize saygı duyulmuyorsa o saygı duymayanı boş verin gitsin çünkü o hayatta sadece israftır.
LUSTİTİA
ŞAŞKINLIK
Nedir sizin için şaşkınlık? Benim için buzdolabından bir soda alıp rafa koyduktan sonra buzdolabından bir şeyler atıştırıp tekrar bir soda çıkarıp rafına üstüne koyduğumda 2 soda çıkardığımı fark etmiş olmamdır.
Ya da şaşkınlık sevdiğimiz beğendiğimiz bir şeyin aslında hiç güzel olmamasıdır. Bunu fark ettiğimiz anda başta şaşırırız ama eğer bu bahsettiğimiz şey bizim için çok değerliyse işte işler burada şaşkınlıktan çıkar ve yeni bir boyut kazanır. Artık ne tepki vereceğimiz belirsizdir. Belki depresif bir duruma sokarız kendimizi ya da ‘aman canı cehenneme’ deyip boş veririz. Ama işin garip tarafı bazen ‘aman canı cehenneme’ dedikten bir süre geçtikten sonra depresif bir duruma sokarız kendimizi. Yani bu durumda ‘attan inip eşeğe binmiş oluruz’ bunun yerine en başta depresif takılalım biraz sonra pat ‘canı cehenneme , lanet olsun ne kadar boktan şeylere üzülmüşüm’ deyip boş verelim. Ben böyle yapıyorum tavsiye de ediyorum. Ama asla o depresif durumda sıkışıp kalmayın asla. Hayatta hiçbir şeye şaşırmam ben demeyin çünkü hayat hiç beklemediğiniz anlarda hiç beklemediğiniz şeyler yapar.
LUSTİTİA
RAHATLAMAK
Rahatlamak nedir bizim için? Her insan farklı rahatlar kimi alkol kimi tütün kimi ise sadece birileriyle konuşarak rahatlar. Ama asıl önemli olan en rahat şekilde rahatlamaktır mesela konuşarak rahatlıyorsanız ama hiç tanımadığınız biriyle konuşursanız karşınızdaki sıkılır ve siz tam anlamıyla rahatlayamazsınız yani bunun rahatsızlığını hissedersiniz e ozaman daima kendimize çok yakın hissettiğimiz insanlarla konuşarak rahatlamayı deneyelim. Gelelim alkole canın çok mu sıkkın birileriyle aran mı kötü oldu iç ama bir ayyaş kadar da içme sadece sinirlerini gevşetecek kadar iç. Tütün gelirsek ise direk uzak dur daha çok rahatlatan şeyler var. Mesela yüksek hızda araba sürerken kafanı dışarı çıkarıp bağırmak cidden insanı rahatlatır. Ya da ‘Siktir Et’ kitabında dediği gibi, gözlerinizi kapatın sizi sinir eden şeyi düşünün derin bir nefes alın nefesinizi verirken siktir et deyin. Daha iyi hissedersiniz. Sonuç olarak ne olursa olsun rahatlamaktan vazgeçmeyin. Herkesin buna ihtiyacın var ya lanet olası dünyadan biraz da olsa kopup boşlukta biraz oyalanmak herkese iyi gelir. Bu boşluk iyidir ama ayarını kaçırmamak lazım. Kaçırırsak nolur diyorsunuz belki de. Eğer kaçırırsak bağımlı oluruz o bizi rahatlatan şey her ne ise onun bağımlısı oluruz. Ve o artık bizim için bir ihtiyaçtır, o bizim için rahatlama aracı olmaktan çıkmıştır. Onu yaptığınızda sadece yapma ihtiyacınız gidecek, rahatlamayacaksınız buna lütfen dikkat edin.
Bir de o yoga hareketleri falan var çoğumuz saçma falan diyor ama denedim biraz işe yarıyor. Alın bir kitabını yapın hareketlerini ne kaybedersiniz ki.
Bir diğer rahatlama ise sadece ama sadece istediğin için bir şeyleri yapmaktır. Sonunu düşünme ‘bunu yaptım ya şimdi ne olacak of keşke yapmasaydım’ asla ama asla deme boş ver iyi ki yaptın yapmak istedin çünkü öbür türlü için de kalacaktı. Hem yaptın da ne oldu? Ne kaybettin? Ozaman yap gitsin ya bu lanet hayatı istediğin gibi yaşamıyorsan hiçbir anlamı yok bırak sadece istediklerini yap evet belki biraz bedel ödeyeceksin ama olsun her şeyin bir bedeli var. Ve asla unutma ‘Zor olan her şey güzeldir’. O yüzden zor olan şeylerden asla kaçma zor olan şeyleri başardığında mutlu hissedersin çünkü rahatlarsın.
Kimi insanlar ise klasik müzikle rahatlar. Denedim olmuyor ya gram rahatlatmıyor. Ama uykumu getirdiği bir gerçek ama eğer çok sinirliyseniz gerçekten o sesi çekemeyecekseniz sizin için sadece lanet bir baş ağrısına döner. Bununla uğraşacağınıza alın bir uyku hapı ya da ağrı kesici vurun kafayı yastığa biraz uyuyun.
Biraz zor ama en güzel , en iyi rahatlama tamamen boş bir şekilde boş veriştir. Zaten bu kendinizi rahatlatmak için yaptıklarınızı aslında sadece boş vermek için yapıyorsunuz. Ben boş veremem öyle hemen diyorsanız sadece kararlı olun ve yapın gitsin.
LUSTİTİA
MUTLU OLMAK İÇİN
1. Ufak şeyleri dert etmeyin.
2. Kusursuz olamayacağınızı kabullenin.
3. Huzurlu ve ılımlı insanların çok başarılı olamayacakları düşüncesini bir yana bırakın.
4. Olumlu ve olumsuz düşüncelerde kartopunun çığ gibi büyüme etkisini unutmayın.
5. Sevgi kapasitenizi geliştirin.
6. Unutmayın; öldüğünüz zaman bile, hala yapılacak... bir dolu işiniz olacaktır.
7. Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin.
8. İyilik yapın ve kimseye bundan bahsetmeyin.
9. Bırakın ilgiyi başkaları toplasın.
10. İçinde bulunduğunuz anı yaşamayı öğrenin.
11. Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün.
12. Sabır geliştirme egzersizleri yapın.
13. Sevgi elini önce siz uzatın.
14. Kendinizle; dolayısıyla çevreyle barışık olun.
15. Gülümseyin.
16. Arada sırada canınızın sıkılması yararlıdır: Bırakın canınız sıkılsın.
17. Strese dayanma gücünüzü arttırın.
18. Haftada bir kez içten bir mektup yazın.
19. Temiz hava alın.
20. Zihninizde özel bir bölüm açın.
21. Her gün bir dakikanızı, minnettar olduğunuz birini düşünerek geçirin.
22. Tanımadığınız insanların gözlerine bakın ve gülümseyerek merhaba deyin.
23. Her gün kendinize sessiz bir zaman ayırın.
24. Yaşamınızdaki insanları minik çocuklar ve yüz yaşında ihtiyarlar olarak düşünün.
25. Karşınızdaki kişiyi anlamayı amaçlayın
LUSTİTİA
İLİŞKİLER
Hep bir ilişkimiz olsun isteriz ilişkimiz başladığında da sıkılırız nedense sorun bizde midir?
Yoksa yanlış kişi midir karşımızdaki? Hep yanlış kişiler yanlış zamanda gelir bence tek sorunumuz bu.
Bunu engellemek için doğru kişiliğimiz olmalı öncelikle. Doğru kişilik dediğimse ne bir ılık kadar sevecek ne de bir duygusuz kadar sevmeyecek insan sevdikçe kaybeder çünkü o saçma sapan filmlere inanmayın. Senin ilişkilerin çok mu rayında derseniz ben mutluyum gerisi boş.
Ama en büyük hatamız ne biliyor musunuz? Lanet olası kararsızlığımız. Ben kararsız değilim demeyin hepimizin kararsız kaldığı bir alan var sadece o alanı daraltmalıyız yoksa gittikçe zarar görüyoruz. O alanı daraltmak için önce kararlı olmak lazım, cidden bunu yapmak istemeniz lazım. Merak etmeyin tek ihtiyacınız olan şey oturup cidden ben bunu yapmak istiyorum evet yapacağım kararlı olacağım demeniz gerekiyor. Herkes yapabiliyor siz de yapabilirsiniz.
Ama lanet olası her aşk insanı yorar işin kötü yanı bu. Yormasının sebebi genelde sizin çok uğraşmanızdır. Boş verin uğraşmayın başka insan mı kalmadı koskoca dünyada. Aslında yapılması gereken baktın yoruyor mu bitireceksin hiç kendi yıpratmanın anlamı yok. En başta kendini biraz kötü hissedeceksin belki ama elbet geçecek ve zamanla daha iyi hissedeceksin. Çünkü bazen en iyi şey unutmak ve yeniden başlamaktır. Ben hep böyle yaptım hiç de pişman değilim.
Asıl soru biz bu karşımızdakiyle neden bu kadar çok uğraşıyoruz? Tek ve mükemmel cevap ‘Her şey yalnızlıktan’. Hep yalnızlığımızdan şikayet ettiğimiz için başkalarının yanında buluruz kendimizi evet bu bizi rahatlatır ama genelde o yanında bulunduğumuz kişi doğru kişi değildir. Doğru olsa bile biz değerini bir süre sonra anlamayacağız. Ama ne gariptir ki onun değerinin olmadığını düşündükten sonra onla aramızda her ne varsa bitirdikten sonra aslında onun ne kadar değerli olduğunu anlarız.
Bir de elde edemediklerimiz var. Çoğu kişi buna aşk der. Akıl var mantık var elde edememişsen hırs bürümüştür seni artık ona karşı bir şey hissetmiyorsundur sadece seninle olmasını istiyorsundur ki bu ne hoşlantıdır ne de aşk. Elde edemediğinle ne kadar çok uğraşırsan aslında o kadar çok zorlaştırıyorsun aslında. Çünkü türk insanı bu sen uğraştıkça uğraştırır seni. O yüzden en iyisi boş ver gitsin, o buna değmez dostum değseydi seni uğraştırmazdı.
Hele o kurtulamadığımız insanlar var ya. Kurtulamadıklarımızdan kurtulamamızın asıl sebebi onları onların anlayacağı dilden kovmadığımızdandır ve ya sadece o insanı kırmak istemediğimizdendir. Gerçi bazı insan o kurtulamadıklarımız dediğimiz insanlarla oynamayı seviyorlar. Nasıl mı oynuyorlar? Kurtulmak istemiyor daha doğrusu kovmuyor elinde tutmayı seviyor böylece kendi egosunu tatmin ediyor bu bence tamamen bencilce ve tiksinç bir şey. Gerçekten kurtulmak mı istiyorsun? Kov en sert şekilde içinden nasıl geliyorsa anlamıyor mu? Bir daha kov kov kov ne kaybedersin olabildiğince sert. Eminim daha iyi olacaksın.
Kovulan tarafa gelince ise kovuldun mu boş ver artık uğraşma. Dışarısı insan kaynıyor, çık dışarısı biraz sosyalleş elbet bir şeyler değişecektir. Kovuldun diye moralini bozup depresif depresif takılmana gerek yok. Unutma ki her reddedilişin senin tecrübendir bir sonrakinde nasıl davranacağını daha iyi anlarsın. Derken bir bakmışsın istediğin insanla yan yanasın. O yüzden asla ama asla moralini bozma ve başka insan yokmuş gibi davranma. Çünkü eğer böyle davranmazsan zaman elinden kayıp gidecektir. Ve zaman geri dönüşü olmayan değerli bir şeydir, onu asla boşa harcama asla hele boş insanlarla hiç harcama.
LUSTİTİA
CAN SIKINTISI
Can sıkıntısı nedir? Ne olarak tanımlarız biz onu? Yapacak bir şey bulamadığımızda mı bu hale gireriz?
Peki bu durumdan nasıl çıkarız? Açıkçası uğraşacak bir şeyler bulmak lazım. Benim de şu an çok canım sıkkın. Balkonuma oturmuş bulutların ne kadar hızlı ve yoğun bir şekilde ilerlediğini izliyorum. Can sıkıntısından bu saate kadar oturdum film izledim şimdi güneşin hafif hafif aydınlatmasını izliyorum aslında insan rahatlık veriyor bu hafif bir mutluluk bile veriyor diyebilirim. Bir de yanınızda kahveniz varsa havada uçuşan veya bacağınıza konup duran sinekler bile rahatsız etmiyor sizi. O kadar güzel ki her şey. Tertemiz hava tertemiz nefes aldıkça insan rahatlıyor içi temizleniyor sanki. Ama kesinlikle güneşin doğmasına yakın bir saatte girin duşa sonra balkona çıkın bir kahve koyun kendinize ve dışarıyı izleyin. Bir yandan şampuanınızın kokusu bir yandan kahvenizin kokusu bir yandan tertemiz hava… O kadar rahatlatıyor ki sizi anlatamam bunu ya mutlaka deneyin. Kimse de yok etrafta çok yüksek seste olmamak şartıyla bir de şarkı on numara oluyor açıkçası. Bu havada köpekler bile kargalar bile o kadar güzel o kadar uyum içinde geliyor ki insana. Ve bulutlar daha hızlı bir şekilde gidiyor karşıdaki ağaçların arkasından daha çok güneş ışığı vuruyor önüme. Galiba günün en sevdiğim anı bu an olacak bundan sonra. Belki şimdi 2-3 gibi kalkacağım ama bu anı yaşamaya değerdi ve hiç de pişman değilim. Neyse eğer canınızı birisi sıkarsa boş verin o kişiyi gitsin. Çünkü sizin canınızı sıkıyorsa değersizdir ve değersizler sadece zaman kaybıdır.
LUSTİTİA
KARARLI OLMAK
Nedir sizin için kararlı olmak? Böyle sert sert bakıp herkese bağırmak ve sabit kafalı olmak mıdır?
Kararlı olmak aslında sadece bir şeyi yapmak istediğinizde engel tanımamaktır.
Kararsız insanları bir düşünün hep bir şeyleri yaparken tedirgindirler sonunu düşünürler, ve yaparken bile hangisini yapması gerektiğini düşünür. İşin ilginç tarafı ne yaparsa yapsın ‘keşke diğerini yapsaydım’ diyerek kendini yıpratır ve pişman olur. Bunun neden kendinize yapasınız ki? Yani mazoşist falan değilseniz bunun hiçbir anlamı yok. Eğer ben kararsızım diyorsanız değişimin zamanı gelmiş demek ki. Ama öncelikle gerçekten bunu isteyeceksiniz ve bunu aklınıza değil bilinçaltınıza oturtacaksınız. Bunu yaptıktan bir süre sonra bir sürü engelle karşılaşacaksınız eğer o ilk karşılaşmanızda kararlı olup hayır diyebilirseniz bundan sonra daima hayır diyeceksiniz ve çok daha mutlu olacaksınız. Bazen fikri oturtamazsınız aklınıza işte ozaman gidin bir şeyler için. Benim düşüncemce ‘ Sarhoşken akla sokulan düşünceler ayıkken düşünülür ve uygulanır.’ Gerçi bunun tam tersi de doğru ‘Sarhoşken yapılan her şey ayıkken düşünülmüştür.’ Sonuç olarak alkol bazen iyidir tabi siz eğer dozu kaçırmıyorsanız.
Her zaman bir yol vardır yeter ki siz onu aramak isteyin, istediğinizde elbet bulacaksınız ve sonunda bir bakmışsınız ki kararlı olmuşsunuz.
LUSTİTİA
25 Temmuz 2012 Çarşamba
DELİLİĞE ÖVGÜ
Belki
duymuşsunuzdur Erasmus’un eserinin adı bu denemeyi yazarken o kitabı
okumadığımı belirtmek istiyorum.O kitabı okumamamın nedeni Lustitia ile bir
konuşmamız Lustitia ile konuşurken konu nerden geldiyse deliliğe geldi ve fark
ettik ki delilik dünyanın en rahat şeyi yani konuşmamızın sonunda kitabı
okumayı düşünüyordum ama sonra anladım ki kitabın özetini zaten konuşmamızda
geçmişiz bu yüzden okumadan size bu kitabın (bize göre) özetini yazacağım bu
denememde. Bizce delilik yazının başında da
söylediğim gibi acayip rahat ve dünyanın en güzel şeyi gibi bir şey neden diye
sorabilirsiniz ben olsam sorardım cevabı çok basit hayatın tadına onlar deliler
varıyor her türlü şeyden zevk alabilen insanlar onlar mesela en güzel
yanlarından biri istedikleri yerde istedikleri davranışı yapabilmeleri kimse
onları yargılayamaz kimse onları eleştiremez kendi içlerinde mutlulardır kendi
hayal dünyaları vardır o arada istedikleri kişi istedikleri şey
olabilirler ama akıllılar öylemi
akıllılar hedeflerine ulaşabilmek için yapılmadık şey bırakmazlar ama gene de
pek azı hedeflerine ulaşırlar.Mesela akıllı ve delilerin farklarına bir örnek
verelim akıllılar yapmadan önce davranışın sonunu düşünür ama delilerde böyle
bir problem yok bırakın sonun farkına varmayı davranışlarının farkında
değillerdir düşünüce ne kadar rahat olduklarının farkına varıyor insan bide
vicdan azabı denilen bir şeyleri yok bir canlı öldürseler asla vicdan azabı
çekmezler bu benim gibi aşırı vicdan azabına sahip olan insanlar için harika
bir şey çalışma dertleri yok sonra haksızlığa uğrama dertleri yok her türlü
mantıksız davranışlarında o delidir boş ver denir alsana rahatlık alsana
özgürlük işte burada büyük bir zıtlık var gibi geldi bana insan aklını
kaybedince tamamen özgür oluyor ama aklını kaybettiği için özgür olup
olmadığını ayırt edemiyor işte bu beni cidden çok düşündürüyor.
..........Libertatem
Açıklama
Şimdi belki nasıl bu kadar hızlı yazıyorlar diyebilirsiniz kendimizi anlatırken de dediğim gibi kitap yazmaya karar verdik bir süre engellere karşı gelip kitabı bitirme aşamasına geldik önsöz kapak tasarımı vb. her şeyi hazırladık ama daha fazla engellere karşı gelemedik burada kitabımızı yayınlıyoruz yani daha önce elimizde yazılı bulunan şeyleri yayınlıyoruz ben kendi açımdan kopyala yapıştır yapıyorum belki bu yüzdendir ama tam olarak bilemediğim bir nedenden dolayı bazı yazılarım beyaz çıkıyor bunu nasıl düzelticeğimi bilemiyorum bu yüzden böyle bırakıyorum hem belkide diğer blog yazarlarından farkımız olduğunun bir sembolü olabilir ama dediğim gibi nasıl böyle yazdığımı bilmiyorum yani gerisi gelebilir.
.......Libertatem
.......Libertatem
Türkler Ve Barbarlık
Konum Türkler neden barbar diye tabir edilir. Şimdi şöyle ki
bizler aşırı derecede rahatına düşkün bir toplumuz açık konuşun ve öz eleştiri
yapın elektrik saatini durduran bir zihniyet tamamen rahatına düşkünlüğünden bunu yapar yani nasıl
az çalışır beleş yaşarım mantığıyla hareket eder işte biz Türklere bu yüzden
barbar derler köylerde veya ufak yerleşim yerlerinde elle yemek yerler neden
çatal bıçak kullanmak zor gelir ve Avrupa toplum bunu barbarlık olarak kabul
eder mesela en barizinde çimlere basmayın tabelası olan bir yerde piknik yapmak
doğayı dibine kadar kullanmak bizim rahat olduğumuz yerde rahat olduğumuz
şekilde rahatlayacağımız işler yapmak Avrupa insanına göre tamamen barbarlıktır
ama insan dünyaya rahatlamak için gelmiştir yani bir bakıma insan dünyaya
barbar olmak için gelmiştir barbarlık işte budur zihnini meşgul etmemek sadece
kendi isteğine göre yaşamak eleştirileri kafaya takmamak ne güzel şeydir
barbarlık dışarıdan bakınca tiksinilen ama kimsenin göremeyeceği yerlerde
rahatlamak için yaptığımız şeyler ne güzeldir. Avrupa insanın anlamadığı şey
her zaman barbarlığa ihtiyaç duyduğumuzdur çünkü insan yapısı gereği rahatlamak
ister ve her zaman kendinin rahat olman için başkalarını rahatsız etmen gerekir
çünkü başkasının rahatlığını düşünürsen rahatlayamazsın sorunda bu işte
çekememek çünkü biz Türkler bunu onlardan önce keşif etti ve onlarda daha
keşif edemedikleri bir kavramı anlayamadılar karşı çıktılar tıpkı dünya güneş
etrafında dönüyor dediği için Galileo ‘ya karşı çıktıkları gibi.
........Libertatem
Ülkemiz Ve Cinsellik
Şimdi değinmek istediğim konu cinselliğin ülkemizde
bastırılması ve ayıplanması.bana göre tecavüz dediğimiz iğrenç olayın sebebi bu
olaydır çünkü insan psikolojisi bastırılmış şeyleri bir yere kadar
bilinçaltında tutabilir.şimdi ülkemizde genital döneme giren bir genç tamamen
bu dürtülerini bastırmaya çalışıyor neden çünkü bunlar ülkemizde ayıp
şeyler.peki bu çocuk dürtülerini bastırınca ne oluyor bilinçaltının kapasitesi
dolmaya başlıyor ve zaman ilerledikçe artık bilinçaltı dayanamaz hale gelip bir
yerden bu dürtülerini serbest bırakmak istiyor buda genellikle tecavüz ve zina
yoluyla oluyor.bence en azından bu olay ayıplıktan çıkmalı mesela okulda ders
konulmalı gerçi bu iş ailede bitiyor ama en azından ailede
bilinçlendirilmeli.bu tür cinsellik konuları hayattaki en önemli
konulardandır.mesela aşk dediğimiz olayda tamamen cinsellik ile ilgilidir(bu
konu başka bir denemede konu olacaktır.)mesela yabancı ülkelerde (tabi ki
gelişmiş olduğunu söylediğimiz ülkelerden bahsediyorum.)tecavüzü sadece
toplumdan dışlanmış kişiler yapar (tabi ki toplumda yeri olan insanlarında
yapma olasılığı var ama o kişilerin ruh hastalığı sorunu olduğu için onları ele
almıyorum.)çünkü onlarda toplumdan dışlanır ve ayıplanır sonuçta en başta
söylediğim olay olur ve bu baskı bir yerden patlak vererek tecavüz veya zina
olarak ortaya çıkar.
Son olarak değinmek istediğim bir nokta var bu gün arkadaşımla da aynı konuyu konuşurken bana bu sözü söyledi ve cidden hoşuma gitti söz şuydu:zina dediğimiz şey köleliktir bu yüzden yasaktır bir kadının ruhuna dokunmadan sadece bedenini sömürmek zinadır. ama eğer evlilik değilken bir kadınla yatarsan ve o kadını cidden seversen yani ruhuna dokunarak onun sadece bedenini sömürmezsen bu zina değil aşktır.
Son olarak değinmek istediğim bir nokta var bu gün arkadaşımla da aynı konuyu konuşurken bana bu sözü söyledi ve cidden hoşuma gitti söz şuydu:zina dediğimiz şey köleliktir bu yüzden yasaktır bir kadının ruhuna dokunmadan sadece bedenini sömürmek zinadır. ama eğer evlilik değilken bir kadınla yatarsan ve o kadını cidden seversen yani ruhuna dokunarak onun sadece bedenini sömürmezsen bu zina değil aşktır.
........Libertatem
Ateistlik
Şimdiki konum ateistlik. Ülkemizde bu tanrı tanımazlık
aşırı derecede abartılmış durumda hem gençler tarafından hemde toplum
tarafından.nasıl abartılmış derseniz şu şekilde gençler bu ateistliği cool
görünmek için yani daha çok kız düşürmek için kullanmaya çalışıyorlar çünkü
gençlerde şöyle bir bilinç var kuralsızlık (anarşistlik veya ateistlik) en cool
şeydir tabi ki de değil açıkçası bana ateistim diye gelen bir arkadaşıma ben
yalancı gözüyle bakıyorum çünkü adam sadece cool olmak istiyor.ama ne biliyim
çıkmaza düşsün veya zor bir durumla karşılaşsın Allah'ım sen bana yardım et,
kesin eder zaten sen öyle bir şey yok diye dolaş sonra zor duruma düş hemen
yardım etsin işine gelince var işine gelmeyince yok. Sahte ateistler inançla
şaka olmaz hele ki şuan ki Türkiye'de hiç olmaz dikkat edin diyorum.
Peki toplumda nasıl abartılmış bu ateistlik. Şu şekilde hani biz dinine bağlı bir toplumuz ya yani her türlü haltı yeyip yeyip namazımızı kılarız ve bizim yaptıklarımızı yapma deriz sonuçta dinimize bağlıyız.Dinimize bu kadar bağlı olduğumuzdan dolayı Allah'ın varlığını kabul etmeyen şahıslara karşı bir kin nefretimiz var.Bu aslında çok komik bir durum çünkü bazı ateistler kendilerine müslüman diyen insanlardan daha iyi insanlar.Neyse ben açıkçası bu toplumun ateistlere kızgınlığını şu şekilde yorumluyorum hani biz onca kabul ettik korkarak yaşadık kuran kurslarına gittik ne bileyim hani oruç tuttuk bu adam bir şey yapmadı nerede adalet.bence nefretin nedeni de bu ama toplumdaki kaç insan dinin gereklerini tam olarak yerine getiriyor oda tartışılır.
Bu konuda garip olan yegane şeyse sonuçta müslümanlık araplara gönderilen bir din ama şuan öyle bir durumdayız ki sanki müslümanlık Türklere gönderilmiş.Yani bu dine biz araplardan daha çok sahip çıkıyoruz.
Ve toplumumuza buradan seslenmek istiyorum dinde zorlama yoktur misyonerlik faaliyetleri yanlıştır her kezin dini kendini ilgilendirir sonuçta yani sen kendin uyacaksın kendi dininin kurallarına eğer onlar uymuyorsa sana ne boş ver.
......Libertatem
Peki toplumda nasıl abartılmış bu ateistlik. Şu şekilde hani biz dinine bağlı bir toplumuz ya yani her türlü haltı yeyip yeyip namazımızı kılarız ve bizim yaptıklarımızı yapma deriz sonuçta dinimize bağlıyız.Dinimize bu kadar bağlı olduğumuzdan dolayı Allah'ın varlığını kabul etmeyen şahıslara karşı bir kin nefretimiz var.Bu aslında çok komik bir durum çünkü bazı ateistler kendilerine müslüman diyen insanlardan daha iyi insanlar.Neyse ben açıkçası bu toplumun ateistlere kızgınlığını şu şekilde yorumluyorum hani biz onca kabul ettik korkarak yaşadık kuran kurslarına gittik ne bileyim hani oruç tuttuk bu adam bir şey yapmadı nerede adalet.bence nefretin nedeni de bu ama toplumdaki kaç insan dinin gereklerini tam olarak yerine getiriyor oda tartışılır.
Bu konuda garip olan yegane şeyse sonuçta müslümanlık araplara gönderilen bir din ama şuan öyle bir durumdayız ki sanki müslümanlık Türklere gönderilmiş.Yani bu dine biz araplardan daha çok sahip çıkıyoruz.
Ve toplumumuza buradan seslenmek istiyorum dinde zorlama yoktur misyonerlik faaliyetleri yanlıştır her kezin dini kendini ilgilendirir sonuçta yani sen kendin uyacaksın kendi dininin kurallarına eğer onlar uymuyorsa sana ne boş ver.
......Libertatem
Bağnazlık
Şimdi ki konum
bağnazlık. Peki neden bu konuyu seçtin derseniz bende şunu söylerim çünkü
bağnazlık iyice arttı.Bir şeye körü körüne bağlanmak aşırı derecede saçma iken
ülkemizde bu kadar rağbet görmesi açıkçası beni çok şaşırtıyor. İnsan yapısı
gereği sorgulayıcıdır zaten bu sorgulama dürtüsü sayesinde bilim ortaya çıkmadı
mı? Bir kere bu dürtüyü engellerseniz kişilik gelişmez ve bu gelişmeyen
kişilikli insanlar topluma zarar verir.
Peki bu bağnazlık nasıl yayıldı;
Bence şöyle ki bir grup kişi insanları sorgusuz sualsiz kendilerine bağlamak için dinsel bağnazlığı kullandılar zaten toplumumuz dine aşırı derecede bağlı olduğundan ortam hazırdı. Sonuç olarak toplum bu bağnazlığı yavaş yavaş kabul etti. Bu durum aslında daha önceki zamanlarda da ortaya çıktı. Büyük Selçuklular döneminde ortaya çıkan haşhaşilerin başı Hasan Sabbah (tarihte en çok sevdiğim insanlardandır çünkü zekasını o kadar iyi kullanmış ki tarihte cidden büyük izler bırakmış.)dinsel bağnazlığı kullanarak tarihteki en çok korkulan tarikatı kurmuş.(bu konuda daha çok bilgi edinmek isteyenler Wladimir Bartol'un Alamut Kalesi kitabını okuyabilirler.)
O zaman ile bu zaman arasında çok büyük bir fark var o da şimdiki bağnazlık yayıcılarının kitle iletişim araçlarını kullanmaları. Zaten normal bir insan sıradan bir programdan bile çok etkileniyor bir de düşünün beyin yıkayıcı bir program izleyen insanın halini.
Açıkçası benim düşüncem en başta bağnazlığı yayan kişilerin modern Hasan Sabbah olmak istemeleri yönünde.
Peki bu bağnazlık nasıl yayıldı;
Bence şöyle ki bir grup kişi insanları sorgusuz sualsiz kendilerine bağlamak için dinsel bağnazlığı kullandılar zaten toplumumuz dine aşırı derecede bağlı olduğundan ortam hazırdı. Sonuç olarak toplum bu bağnazlığı yavaş yavaş kabul etti. Bu durum aslında daha önceki zamanlarda da ortaya çıktı. Büyük Selçuklular döneminde ortaya çıkan haşhaşilerin başı Hasan Sabbah (tarihte en çok sevdiğim insanlardandır çünkü zekasını o kadar iyi kullanmış ki tarihte cidden büyük izler bırakmış.)dinsel bağnazlığı kullanarak tarihteki en çok korkulan tarikatı kurmuş.(bu konuda daha çok bilgi edinmek isteyenler Wladimir Bartol'un Alamut Kalesi kitabını okuyabilirler.)
O zaman ile bu zaman arasında çok büyük bir fark var o da şimdiki bağnazlık yayıcılarının kitle iletişim araçlarını kullanmaları. Zaten normal bir insan sıradan bir programdan bile çok etkileniyor bir de düşünün beyin yıkayıcı bir program izleyen insanın halini.
Açıkçası benim düşüncem en başta bağnazlığı yayan kişilerin modern Hasan Sabbah olmak istemeleri yönünde.
.......Libertatem
Aşk Gerçekte Nedir
bu
konumu belkide bir çoğunuz çok eleştirecek çünkü bu günkü konum aşk.
açıkçası bana göre abartılmış ve var olmayan bir şey neden bu fikri savunuyorsun derseniz şunu bir düşünün şimdi aşırı derecede hoşlandığınız bir kız var ve diyorsunuz ki ben bu kıza aşığım sonra bu kızla çıkıyorsunuz ve ondan soğuyorsunuz sonrada ayrılık geliyor bu duruma da aşkın bitmesi diyorsunuz saçma tabi bence çünkü aşk dediğimiz şey sadece cinselliktir böyle dediysem yani bu kızla çıkarım onunla yatarım dediğinizi söylemiyorum.
demek istediğim şu aslında insanın bilinç altında yatan (bilinç altında olduğu için anlaşılamıyor ve bir yanılsamaya neden oluyor.) şey yani aşk diye tabir ettiğimiz şey tamamen aşık olduğun kişinin sana verimli evlatlar verebileceğini düşünmektir. bilinç altında aşk aslında budur ve aşkın bitmesi dediğimiz şeyde aslında bize verimli evlatlar verebilecek kişinin açıklarını fark etmek ve artık verimli evlat verebileceğini düşünmemektir olay tamamen bundan ibarettir
.........LİBERTATEM
açıkçası bana göre abartılmış ve var olmayan bir şey neden bu fikri savunuyorsun derseniz şunu bir düşünün şimdi aşırı derecede hoşlandığınız bir kız var ve diyorsunuz ki ben bu kıza aşığım sonra bu kızla çıkıyorsunuz ve ondan soğuyorsunuz sonrada ayrılık geliyor bu duruma da aşkın bitmesi diyorsunuz saçma tabi bence çünkü aşk dediğimiz şey sadece cinselliktir böyle dediysem yani bu kızla çıkarım onunla yatarım dediğinizi söylemiyorum.
demek istediğim şu aslında insanın bilinç altında yatan (bilinç altında olduğu için anlaşılamıyor ve bir yanılsamaya neden oluyor.) şey yani aşk diye tabir ettiğimiz şey tamamen aşık olduğun kişinin sana verimli evlatlar verebileceğini düşünmektir. bilinç altında aşk aslında budur ve aşkın bitmesi dediğimiz şeyde aslında bize verimli evlatlar verebilecek kişinin açıklarını fark etmek ve artık verimli evlat verebileceğini düşünmemektir olay tamamen bundan ibarettir
.........LİBERTATEM
Heves kırılması
Heves kırılması berbat bir şeydir ya.Hevesin kırıldığında hiç bir şey yapmak istemezsin, hayattan soğursun bir anda. Peki nasıl heves kırılır? Yavşağın biri çıkar ve size bazı şeyleri yapamayacağınızı söyler bana ama bunu öyle bir dalga geçerek söyler ki hevesiniz kırılır. Ve hevesiniz kırılınca kelimeleri zor yazmaya başlıyorsunuz. Tıkanıyorsunuz yazamıyorsunuz. Siz asla ama asla hevesinizin kırılmasına izin vermeyin çünkü bu sizin özgürlüğünüzdür. Neyse sanırım heves kırılması hakkında yazacak fazla bir şeyim yok. Sonuç olarak umursamayın boş verin gitsin… lustitia
kendimizi tanıtmamız gerekirse
biz libertatem ve lustitia diye takma adları olan iki kişiyiz. Takma ad kullanmamızın sebebi ilk olarak tamamen özgür olmayı istememizdir, kimse bizi tanımayacak ama fikirlerimizi bilecek. Blog açtık ama bu değildir ki biz ılık adamlarız biz blog açmak zorunda kaldık genelde ılıkların kullandığı ve aptalca şeyler yazdıkları bir yerde düşüncelerimizi paylaşmak zorunda bırakıldık. Buraya düşmemizin temel nedeni bizim kitap çıkararak düşüncelerimi yazıya döküp kalıcı hale getirmek istedik ama bir sürü engelle karşılaşıp bırakmak zorunda kaldık ama kitap yazıcaktık derken para için değildi zaten 15 tane bastırıp yakınlarımıza dağıtacaktık ama dediğim gibi bırakmak zorunda kaldık. Neyse gelelim takma adlarımıza benimkisi libertatem anlamı latince özgürlük demek arkadaşımınkisi lustitia buda latince adalet demek bunları sırf ironi olsun diye bulduk çünkü bunların ikisini dünyada bulmak çok zor. Fazla uzatmakta istemiyorum aslında ama bide yazacaklarımıza değinmek istiyorum biz genelde deneme türünde yazıyoruz ama ben uslübu sert ve uzmanca kullanıyorum arkadaşımsa daha çok dalgaya vurarak yazıyor ama sizi sıkamamak amacıyla bende uslübumu değiştirebilirim.
Son olarak belirtmek istediğim şey şu bizim buraya yazmamızın nedeni tamamen içimizi dökmektir yani biz bu işi eğlencesine yapıyoruz beğenmeniz elbette bizi mutlu eder ama beğenmemenizde hiç umrumuzda olmaz.
Son olarak belirtmek istediğim şey şu bizim buraya yazmamızın nedeni tamamen içimizi dökmektir yani biz bu işi eğlencesine yapıyoruz beğenmeniz elbette bizi mutlu eder ama beğenmemenizde hiç umrumuzda olmaz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)